1970 Yılında Trabzon'a Kaçırılan Sovyet Uçağının Hikayesi

31-10-2023 15:56
1970 Yılında Trabzon'a Kaçırılan Sovyet Uçağının Hikayesi
15 Ekim 1970 Sovyet bayrak taşıyıcı Aeroflot’a ait bir Antonov AN-24, rutin bir iç hat seferine hazırlanıyordu. Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin kalabalık şehirlerinden biri olan Batum’dan, yine Karadeniz kenarına kurulmuş sakin ve huzurlu Sohum kentine doğru havalanan uçakta 45 yolcu ve 4 mürettebat vardı. Kabinde, en ön sırada Litvanya asıllı Sovyet vatandaşı Pranas Brazinskas ve 13 yaşındaki uzun boylu oğlu oturuyordu. Brazinskas, pek de parlak bir geçmişe sahip olmayan, iddialara göre çalıştığı dükkanda yolsuzluğa bulaşmış ve bu sebepten iki kez mahkum edilmiş bir rejim karşıtıydı. Amerika Birleşik Devletleri’ne iltica etmek istiyordu.


 
Çalıştığı dükkanda yolsuzluk yapmış kısmıyla ilgili meseleyi biraz açayım. Sovyetler Birliği zamanında, bu adamın çalıştığı dükkan da devlete ait olduğu için, aslında devleti soymaya çalışmış ve hapse girmiş bu adam. Kirli ve başarısızlıklarla dolu geçmişe sahip çoğu insanın yaptığı gibi suçu Sovyet rejimine atıp kaçmaya çalışmakta bulmuş çözümünü.

Kalkıştan kısa süre sonra Litvanyalı hava korsanı, genç kabin memuru Nadezhda Kurchenko’ya kağıda yazılmış bir not iletti. Not kağıdında uçağın yerle tüm iletişimini kesmesi ve rotasını Türkiye’ye çevirmesi talimatları yazılıydı. Üzerinde bir bomba olduğu ve silahlı olduğu da not kağıdında yazılıydı. Bu, Sovyetler Birliği tarihine sonuca ulaşan ilk uçak kaçırma girişimi olan bir hava korsanlığı eylemiydi.

Nadezhda Kurchenko
Gerçekten uçağa silah ve bomba sokmayı başarmıştı hava korsanı. Suç ortağı ise henüz 13 yaşındaki oğluydu. Notu alan kabin memuru bir süre hava korsanı baba oğula baktı. Sonra ne yapacağını şaşırmış halde, felakete engel olabilmek adına kokpite doğru koşmaya başladı. Amacı hava korsanlarını kokpitten uzak tutabilmekti. Eli silahlı hava korsanları ise genç kabin memurunun arkasından koştu. Henüz 19 yaşındaki Nadezhda Kurchenko’nun hava korsanlarının silahından çıkan mermilerle oracıkta hayatını kaybetti. Sonrasında çıkan arbede kokpite taşmış, hava korsanının silahından çıkan mermiler tüm kokpite saçılmıştı. Kokpitteki her iki pilot yara almıştı.
Tam 24 mermi ateşlenmişti kokpitte yaşanan arbede sırasında. Kazanan ise hava korsanı baba-oğul olmuştu. El bombasını kaldırdı Brazinskas ve bağırmaya başladı. Kıyı şeridi solumuzda kalacak, güneye, Türkiye’ye doğru uçun, sakın bulutların içine girmeyin.

Olaya karışan Antonov AN-24

Uçak Türkiye sınırına çok yakın olan Batum’dan kalkmıştı ve hava korsanları uçağı ele geçirdiğinde Batum’dan çok da uzaklaşmış sayılmazlardı. Çok kısa bir süre sonra Türk hava sahasına gireceklerdi. Pilotlar yakınlardaki bir Sovyet hava üssüne iniş için rota değiştirmeye kalksalar da hava korsanını kandırmayı başaramadılar. Şimdi en büyük korkuları, Türk hava sahasına, Sovyet sınırından tanımsız bir uçak olarak girdikten sonra başlarına gelebileceklerdi. Türk Hava Kuvvetleri’nin önleme uçaklarının gazabına uğramaktan korktular. Belki de NATO’nun hava savunma sistemleri devreye girecek ve bir füze ile vurulacaklardı. Ancak hava korsanına karşı koyabilecek durumda değildi pilotlar. Üstelik yaralanmışlardı.
Türk hava sahasına girdiler, kıyı şeridini takip ederek kısa süre sonra Trabzon Havalimanı’nı buldular. Trabzon Hava Trafik Kontrol Kulesi’ne bağlanmaya çalıştılar, olmadı. En nihayetinde yaralı pilotlar uçaklarını Trabzon Havalimanı’na indirmeyi başardılar.
Rus Gazeteci Fyodor Razzakov’un 2009 yılında yazdığı “Suç Dünyasının Ansiklopedisi: 1970-79 Yıllarının Haydutları” isimli kitabında bu olaya dair çok ilginç iddialara yer verildi. İddiaya göre Ankara uçağın iadesi konusunda isteksiz davranmıştı ve buna karşılık Sovyet Askeri İstihbaratı GRU, uçağı Trabzon’dan geri getirmek için hazırlık yapmıştı. İddiaya göre Türkiye sınırını geçen GRU askerleri Trabzon Havalimanı’nın 180 kilometre yakınına kadar gelmiş, ancak uçağın iadesi diplomasi yoluyla gerçekleşince operasyon iptal edilmişti.
Uçak, yolcular ve hayatını kaybeden Kabin Memuru Nadezhda Kurchenko’nun cenazesi 16 Ekim 1970 günü Sovyetler Birliği’ne gönderildi. Ancak hava korsanı baba-oğul Sovyetlere iade edilmedi. Türkiye’de çıkarıldıkları mahkemede Baba 8 yıl, oğlu ise yaşından dolayı 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 1974 yılında af yasasıyla tahliye edildiler ve bir süre Yozgat’ta ev hapsinde kaldılar. 1976 yılında ise, iddialara göre yetkililerin de göz yumması ile Kanada’ya kaçtılar. Oradan da Amerika Birleşik Devletleri’ne iltica ettiler. 1983 yılında Amerika Birleşik Devletleri vatandaşlığı aldılar.
Sovyetler Birliği, 1991 yılında resmen dağılana kadar hava korsanlarının iadesi için
girişimlerde bulundu. Ancak Amerika Birleşik Devletleri hava korsanlarını asla iade etmedi. Amerikan hükümetinin bu konuda iki yüzlü davranması her zaman eleştirildi ve dönemin mide bulandırıcı bir gerçeğini gözler önüne serdi; yeter ki komünistlere karşı olun, sizin arkanızdayız. Hava korsanı olmanız ve 19 yaşındaki gencecik bir kabin memurunu öldürmüş olmanız bir şey değiştirmez…
2002 yılında Brazinskas soyadı bir kez daha ajanslardaydı. Uçak kaçırma eylemi sırasında 13 yaşında olan oğul Algirdas Brazinskas, babasını öldürmüştü. Cinayet, aile içi bir şiddet eylemi gibi görünüyordu. Ancak her şey yine o günün bir eseriydi. Katil, babası için; “Paranoyaları katlanılmaz bir hal almıştı, KGB’nin sürekli kendisini izlediğini düşünüyordu.”
diyecekti ifadesinde.
Bu olayın en dramatik yönü şüphesiz ki, henüz 19 yaşında, gencecik bir kabin memuru olan Nadezhda Kurchenko’nun öldürülmesiydi. Henüz 19 yaşındaydı. Bunu kaç defa söyledim bilmiyorum ama 19, ölmek için çok kötü bir yaştır. Üç ay sonra düğünü vardı.
Sohum’da gerçekleştirilen cenaze törenine binlerce insan katılmıştı. Sovyetler Birliği’nde ilk kez böylesine bir olay oluyordu, ilk kez eli silahlı teröristler uçak kaçırmaya çalışıyorlardı ve bu genç kabin memurunun ne yapması gerektiği hiçbir yerde yazılı değildi.

Bugün, Rusya’nın ücra bir köşesinde, Altay Kray’ında bulunan Novopoltava köyünde bu kahraman kabin memurunun bir heykeli var. Bu köy, onun doğduğu yer. Kurchenko anısına yapılan bir diğer anıt ise Sohum’daydı. Abhazya’nın bağımsızlık için verdiği savaşta zarar gördü, son olarak 2017 yılında üzerine ağaç devrilmiş sanırım ve o anıt bugün yok.
Başka hangi kabin memurunun dünyanın farklı yerlerinde 2 farklı heykeli, anıtı vardır? Bu olay Sovyetler Birliği tarihinde bu kadar iz bırakan, bu kadar insanlarda yansıması olan bir olaydı.
Düşünsenize, hava korsanının oğlu olay yaşandığında 13 yaşındaydı, yani 1957. Şu an Amerika’da bir hapishanede. Günün birinde, eğer hapishaneden çıkabilirse, işte tam da o haliyle alıp Altay Kray’ındaki Novopoltava köyüne götürebilsek, o heykelle en azından yüzleştirsek.
Daha fazlası için yeni kitabımı incelemeyi unutmayın...
IdeaSoft® | E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.